Reklam filmleri hayal ediyorum (hiç çekilmemiş)...
Eve setten yorgun argın gelen Gülse Birsel’i eşi Murat Birsel’in karşıladığı ve ne zamandır en sevdiği gömleğindeki çıkmayan lekenin yeni deterjan “X” ile nasıl çıktığını heyecanla anlattığını…
Heykel atölyesinden dönen Arzum Onan’ı, eşi Mehmet Aslantuğ’un ”Y” marka bulgurla yaptığı, nefis bulgur pilavıyla karşıladığı ve hazırladığı masada afiyetle yediklerini…
Yeni baba olan Ali Şan, oğlunun altını (burnunu tuta tuta) değiştirirken, kullandığı bebek bezi markasından ‘nasıl da memnun olduğunu ‘ anlattığı ve tüm yeni anne babalara tavsiye ettiğini…
Veya Kemal’in, babalar gününde babası Cem'e (Yılmaz) aldığı “Z” marka elektrik süpürgesi ile mutluluktan havalara uçan bir Cem Yılmaz hayal ediyorum.
Dizi filmler düşlüyorum (düşlemeye bile çekinilmiş)…
Şirket sahibi güçlü kadınlar ve onlara entrikalar kurmaya çalışan erkekler düşlüyorum. Bu entrikalarla şirketi ele geçirmek ya da batırmak isteyen erkekler… Arada kim vurduya gidecekken, güçlü kadınların kol kanat gerdiği, gencecik, çıtır pıtır, korumasız masum erkekler…
Dedikodunun, fitnenin, fücurun dibine vuran erkeklerin, aklı selim, güçlü ve bilge kadınların olduğu senaryolar…
Herşey ters yüz olsun istiyorum yani!
Ters yüz olsun ki; bebek bakmanın, yemek yapmanın, ev temizlemenin sorumluluğunun, kadın kadar erkeğin de olduğunu ve bunun normalleştiğini görelim.
Erkeklerin de kadınlar kadar dedikoducu ve entrikacı olabildiğini, kadın erkek ayırmadan karanlık tarafın hepimizin içinde olduğunu anlayalım (madem insanlar filmlerde entrika seviyor verelim tabi ama kötü rolleri eşit dağıtalım)
İşte böylece başlar eşitlik, toplum değişir, toplum dönüşür.
Olur mu olur!
Olsa da ne güzel olur!
Sonra varsın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü indirim çılgınlığına indirgesinler, vallahi mağazalara en önden ben koşarım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder