20 Mart 2020 Cuma

Olaya “Corona” süsü veririz

Çok korkuyorum ama virüsten değil.

Üst komşularım birbirini kesecek. Çığlıklar bağırışlar kavgalar… Anne baba ve 2 çocuk 4 gündür topyekun evdeler.
Tabi ki sadece benim komşularım değil, çocuklu tüm aileler şimdiden benzer bir durumda.
Daha “evden çıkmama gayretlerinin” ilk haftası bile dolmadan hem de…

Uzun yolculuklardaki tuvalet molalarındaki, kapı önü masasında görmeye alıştığımız  kolonya, bu krizin divası oldu.
Meğerse yıllarca eski nesil eve gelene kolonya ikram ederken aslında bildiğin bir dezenfekte işlemi yapıyormuş. İkram falan değilmiş, yanındaki çikolata, veya kahve dezenfektasyonun kamuflajıymış sadece. Hatırlayan, hatırlar, küçük çocukların da kafaya dökülürdü. Bu da bit, pire varsa ölsün diyeydi herhalde! Ömrümüz yeter de büyük bir “bit veya pire salgınına” tanık olursak,  ilaç kalmaz , sular kesilir, sabun biter falan böylece  kolonyanın bu faydasını da öğreniriz….
Demedi demeyin!


Son iki haftadır  tamamen evden çalışıyorum. Ancak kriz öncesinde de haftada 1-2 gün zaten evden çalışma şansına sahip ve bu terbiyeye alışkın biriyim.
Ama alışkın olmayana kolay olmadığını anlıyorum. Normalde  Müge Anlı’nın yayın yaptığı saatlerde ofiste olan biz kurumsal hayat insanları, eve yollanınca, o kumandaları şeytan dolduruyor.
Yaaa göz ucuyla baksak  ne olurr yaaa… durumu başlıyor!
İtiraz etmeyin! Biliyorum başlıyor işte 😊

Başta Whatsup, sonra Twitter, Instagram internet haberleri derken şirketten gelen COVID bildirimleriyle  yüksek doz seviyesini çoktan geçtim

Ülke, ülke ;
Kim ne kadar  resmi hasta bildirimde bulundu, 
Kaç kayıp var,
Kim sınırları  kapadı,
Kim toplu taşımı durdurdu,
Kim hava alanı tamamen veya kısmen kapadı biliyorum
Vallahi biliyorum, sorun söyleyeyim!

Hiç borsa takip etmedim ama  bundan daha fazla stres ve ve anlık değişiklik barındıracağını düşünmüyorum.
Krizden hayırlısı ile çıkalım,  ateşli borsa yatırımcısı formatına şerbetliyiz artık yatırım yapacak parayı da bulunca, bizi kimse durduramaz.
Zaten bu ruh hali de kolayca ortadan kalkamaz, stresi yüksek bir şeyleri anlık takip etmenin yoksunluk duygusunu yaşamamak için yerine  bir şey koymalı!

Her şey mi boktan? Değil tabi ki; yıllar yılı başına her türlü felaket gelmiş olan biz Türkler, pek çok krizde yaptığımız gibi espri gücümüzü, kalkan ettik kendimize.


Capsler, karikatürler, videolar fıkralar, twitlerle  ortalık yıkılıyor. Virüsten değilse de,  gülmekten öleceğiz.
Hele Whatsup nehir oldu akıyor adeta;  makaleler, videolar ve güncel haber paylaşımlarını okumaya yetemiyor, yetişemiyorum… Ama birileri hepsini okuyabiliyorsa, COVID bilgesi olarak çıkıp bu dünyayı kurtarabilir, ümitliyim!


Bana gelince, gündüz ev ofis (home office),  akşamları süpermarket ve açık hava yürüyüşü için mahalledeki park üçgeninde geçiyor günlerim.
Bermuda şeytan üçgenim 😊
Şimdilik şikayetim yok, eşimle birbirimizi kesecek durumda da değiliz henüz ama durum uzar, sinirler iyice gerilirse, ne olur bilinmez.

Birbirimize ölümüne girişip, bir kayıp yaşarsak da olaya  “Corona” süsü veririz.


2 Mart 2020 Pazartesi

8 Mart Dünya Kadınlar ( indirim) Günü



Reklam filmleri hayal ediyorum (hiç çekilmemiş)...

Eve setten yorgun argın gelen Gülse Birsel’i eşi Murat Birsel’in karşıladığı ve ne zamandır en sevdiği gömleğindeki çıkmayan lekenin yeni deterjan “X” ile nasıl çıktığını heyecanla anlattığını…
Heykel atölyesinden dönen Arzum Onan’ı, eşi Mehmet Aslantuğ’un ”Y” marka bulgurla yaptığı, nefis bulgur pilavıyla karşıladığı ve hazırladığı masada afiyetle yediklerini…
Yeni baba olan Ali Şan, oğlunun altını (burnunu tuta tuta) değiştirirken, kullandığı bebek bezi markasından ‘nasıl da memnun olduğunu ‘ anlattığı  ve  tüm yeni anne babalara tavsiye ettiğini…

Veya Kemal’in, babalar gününde babası Cem'e (Yılmaz) aldığı “Z” marka elektrik süpürgesi ile mutluluktan havalara uçan bir Cem Yılmaz hayal ediyorum.


Dizi filmler düşlüyorum (düşlemeye bile çekinilmiş)…

Şirket sahibi güçlü kadınlar ve onlara entrikalar kurmaya çalışan erkekler düşlüyorum. Bu entrikalarla şirketi ele geçirmek ya da batırmak isteyen erkekler… Arada kim vurduya gidecekken, güçlü kadınların kol kanat gerdiği, gencecik, çıtır pıtır, korumasız masum erkekler…
Dedikodunun, fitnenin, fücurun dibine vuran erkeklerin, aklı selim, güçlü ve bilge kadınların olduğu senaryolar…

Herşey ters yüz olsun istiyorum yani!

Ters yüz olsun ki; bebek bakmanın, yemek yapmanın, ev temizlemenin sorumluluğunun, kadın kadar erkeğin de olduğunu ve bunun normalleştiğini görelim.

Erkeklerin de kadınlar kadar dedikoducu ve entrikacı olabildiğini, kadın erkek ayırmadan karanlık tarafın hepimizin içinde olduğunu anlayalım (madem insanlar filmlerde  entrika seviyor verelim tabi ama kötü rolleri eşit dağıtalım)

İşte böylece  başlar eşitlik, toplum değişir, toplum dönüşür.

Olur mu olur!

Olsa da ne güzel olur!

Sonra varsın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü  indirim çılgınlığına indirgesinler, vallahi mağazalara en önden ben koşarım!