Son zamanlarda, estetik ameliyatlara olan talebin
arttığı ile ilgili yazılar okuyorum. Her yazıda ortak ifadeler var; yaz ayları
şöyle artarmış, erkekler şu ameliyatlara meyilliymiş, ameliyat yaşı küçülmüşmüş…
Kimse sebebini söylemiyor ya da söyleyemiyor. Neyseki araştırmacı ve yorumcu
kişiliğimle konuyu birazdan aydınlatıyorum.
Sebebi biometrik vize fotoğrafları…
Zümrüt’te çekilen, üzerimize yıldız tozu serpilmiş, kaymak
ciltli, rotüşlü görüntümüzle vedalaşıp, yüzün olabilecek en kötü açısıyla
çekilen "olağan şüpheli" kıvamındaki vesikalıklarımızla yüzleştiğimizden beri, ben
de estetik ameliyat listesi hazırladım. Gözaltı
torbaları, mimik çizgisine dolgu, üst dudak da çok mu ince ne? Sonra kulaklar… Belki,
en önce kulaklar (kulaklarımla olan kavgam küçük yaştan başlar)…
Bütün biometrik vesikalık çekenler sanki anlaşmışlar
gibi aynı tavır içindeler;
“Saçları kulakların
arkasına atar mısınız?” (O da bir şey mi? Arkaya fotoğraf makineni bile atarım!
)
“Yok, yok olmadı saçınızı toplasak.” (Pardooon! Vize
fotoğrafı mı çektirmeye mi, yoksa beceriksiz bir kuaföre saç yaptırmaya mı
geldik? )
“Burada (herkesin
kullandığı az bitli) bir tokamız olucaktı
buyurun, toplayın saçınızı”
"Hah şöyle…" (Kulaklara özgürlük!)
Bir de, her 6 ayda bir yeni foto. Pis kulak
fetişistleri! İllaki son halini görücez diyor. Ayak duyduyduk da, kulak da
neymiş? Tabi, tabi bir baksınlar bakalım; büyümüş serpilmiş mi?
Hayır, korkuyorum vize isteyen ülkelerden biri çıkıp
“hanım hanım senin kulaklar çok büyükmüş maalesef ondan da ayrı vize ücreti
istiyoruz” diyecek.
Bu tipsiz vesikalıktan her seferinde en az 4 adet
çekiyorlar. Vize müracatında 2 tane lazım, her seferinde geriye 2 kepçe kulak
da bana kalıyor. 6 aylık vize süresi
bitince fotoğrafın da geçerliliği kalmıyor. Evde 2 şer adetten onlarca
kepçe kulak vesikalığım var. 4 adet
yerine 2 adet fotoğraf çekseler konu kapanacak. Ne ben elde kalan fotolara
bakıp sinirleneceğim, ne de oturup bu yazıyı yazacağım.
Yakın bir zamanda ‘dünden bugüne kulaklara bakış’
sergisi açacak kadar elimde fotoğrafım olacak. Bienale mi katılsam? Oradaki
çalışmaların daha kalburüstü bir havası oluyor! Neler olup bittiğini anlamasa
da insan, vardır bir bildikleri yapanların diye eleştiremiyor. Benim
kulak sergisi de çıkar aradan. Hatta sergiden çıkıp eve giden bulur eski
biometrik fotoğrafını “Lan nie benim aklıma gelmedi der” hayıflanır.
Ya da Istanbul Modern’de bir sergi olabilir; modern
art! Kendim geleneksel, ama kulaklarım modern! Farklı yönlerim, çelişkilerim,
tip tip hallerim var, ne olduğu belli olmayan her türlü sergide giderim var.
Vakti zamanında yolunu yapmışlar; “sanat için
sanat” ya da “toplum için sanat”. Toplum için sanat marketlerin halk günü
gibi bir şey, konuşmaya değmez… Ulaşılabilir, herkesin sahip olabileceği bir
şey. Kimseye sınıf atlatmaz. Sanat için sanatsa başka… Modern,
gizemli, yorumlanamaz sahibine statü sağlayan bir şey...
Yorumlanamaz diyorum ya boşuna değil! Bakın sanat
eleştirmenlerinin bile anlayamadığı şeyler var. 4 yaşında çocukların yaptığı
resimlerle, usta sanatçıların modern resimlerini ayırt edememişler. Aşağıdaki
linke bir ara tıklayın, kendinizi deneyin keyifli bir şey.
Uzun lafın kısası ünlü bir küratör bulursam
kulaklarımın her türlü sanatsal gideri var. Hem belki meşhur olduktan sonra,
kulaklarımla öpüşür barışırım böylece kulak estetiği konusu da tarihe karışır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder