23 Aralık 2012 Pazar

Madem kıyamet kopmadı öyleyse yazmaya devam


 Son 3 aydır işten güçten içim şişti. Projeler, toplantılar, telekonferanslar, prezantasyonlar, raporlar, yurtdışından ziyaretçiler... Olsa on bin takipçim tanıştığımıza memnun oldum, ben kariyerime blog yazarı olarak devam edeceğim deyip teşekkür edeceğim! Ama nerdeee! (Yanlış anlamayın, az olabilirsiniz ama çok kıymetlisiniz)

Epeydir yazmıyorsun dediği için, vakitsizlikten ve yoğunluktan dert yandığım bir arkadaşım “hazırladığın raporları prezantasyonları paylaş bari, bakarsın rakip şirketlerden takipçilerin olur da bloğun patlar” diye dalga geçti.

Kıyamet de kopmadı zaten. Hayat her zaman ki gibi devam ediyor. Bir daha bizim kuşağa denk gelecek bu etkinlikte bir felaket senaryosu da olmayacak. Neden bu kadar emin konuşuyorsun diyecek olursanız; bu felaket senaryoları aralarında birkaç asır olunca ve uzun zaman önce tahmin edilince daha bir etkili ve inandırıcı oluyor da ondan!

Acaba bunun kıymetini yeterince bilemedik mi? İşte 'kaybedince kıymetini anlama' kervanına bu abuk durumu da ilave ettim şimdi; kopmamış olsa da iyi kurgulanmış ama geçmişte kalmış bir felaket senaryosu...

Yapacak bir şey yok! Yeniden iyi bir senaryo çıkıncaya kadar içimizdeki felaket seven canavarı otobandaki kazaları seyrederek beslemeye devam edeceğiz.

Şimdiden hepinize sağlıklı ve  mutlu seneler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder