25 Kasım 2014 Salı

40 Gün 40 Gece Sürer Bizim Evin Temizliği



Deterjan reklamlarında oynayan ünlü yüzlere biraz üzülürüm. Aylarca, hatta yıllarca, bulaşık deterjanıydı, çamaşır deterjandı yumuşatıcıydı derken, akıllara bu kariyerleriyle kazınıp kalıyorlar. En azından benimkine…

Herhangi birini, bir dizide ya da bir sohbet programında görecek olsam; “şişşt kızz! bulaşığı, çamaşırı  yıkadın mı oynuyon” diye  sorasım geliyor. Bana göre öncelikleri;  o temizletecekleri şey ne ise, o artık!
Berna Laçin, Pınar Altuğ, Çağla Şıkel, Özlem Tekin… Ne isimler, ne isimler! Normalde bu tanınmış kişiyle özdeşleşmem, reklamın içine dalıp onlarmış gibi hissetmem bekleniyor ya!  Hiç de bile özdeşleştirmiyorum. Hem niye temizlik yapan biriyle özdeşleşeyim?
Hatta üzülüyorum onlara! Öyle, böyle didin kariyer yap,  sonra deterjanla, yumuşatıcıyla boğ  onu!


Geçen gün ofiste toplantımın ortasında, zar-zur telefonum çaldı. Arayana baktım, Hanım Abla; yani  haftada bir evimize temizleğe gelen ablamız.
Daha gelmesine 4-5 gün vardı ve bu hiç iyiye alamet değildi! Toplantı sonrasında aramak üzere telefonu sessize aldım ama  sonra günün koşuşturmacasında unuttum.

Akşam neden sonra aklıma geldi ki; o esnada Kuzguncuk’ta bir balıkçıda üniversiteden bir kız arkadaşımla yeyip içmekteydik. 

Sohbetin ortasında izin istedim ve aradım. Daha 2 kez çalmadan telefona bakan Hanım Abla artık bize gelemeyeceğini ,tam zamanlı ve sigortalı bir iş bulduğunu söyledi…
Ne denir? “Hayırlısı olsun” dedim.

Ona mı sevineyim, kendime mi üzüleyim derken arkadaşım Berna vaziyeti anlayıp “ ahh yazııık sanaaa, ne yapaksııın, yandın…”  diye bir dram başlattı. Hatta bu kadarla yetinmedi “insan sevgilisinden ayrılsa, hayatı bu kadar altüst olamaz, düzeni bozulamaz” gibi yorumlarla dozu, iyicene arttırdı. Tüm bu diyaloglar sürerken bize eşlik eden Yeni Rakı, Berna’yla kol kola girdi ve dram uzayıp gitti.

Ne yapacaktım cidden, hemen nasıl birini bulacaktım. Birini buluncaya kadar bir süre ben yapmalıydım temizliği, ütüyü, kılı, tüyü… Berna, adam akıllı haklıydı işte!

Birkaç geçici tedbir alabilirdim;
·         Her gün değişen çamaşır ve çorapları minimum 3 gün giymek, 
·         Kağıt tabak, plastik çatal- bıçak ve kağıt bardak kullanmak,
·         Evi kirletmesinler diye kedileri sokağa atmak,
·         Hatta oldu olacak kocayı da  1 er hafta ablalarına yatıya göndermek (kedilerle aynı sebepten)…

Tüm bu zalimlikler yerine, “hadi kızım biraz cesaret deyip” Pazar günü ütü yaptım. 5 saat sürdü! Bir yerini ütülerken, diğer tarafını kırıştırdığım gömleklerle cebelleşip durduğum 5 koca saat.

Yerleri süpürmek, silmek, hatta camları  temizlemek gibi dahası var önümde! Her Pazar birini yapsam, benim temizlik, peri masalı gibi 40 gün 40 gece sürer. Tekrar aynı işe sıra gelinceye kadar da evi bok götürür ki; böyle bir masal okumuşluğum yok.

Yokk, yok! Benim derhal  birini bulmaktan başka kurtuluşum yok!

Bu hafta itibariyle güle oynaya işe geliyorum. Çay kahve eşliğinde bilgisayarımın karşısında işlerimi yapıyor ve  bir türlü bitiremediğim ütüyle  kırılan öz güvenimi, ofiste biraz tamir ediyorum. Ta ki haftaya Pazar’a kadar…

Bu akşam TV de kanallar arasında gezinirken, kucağında  Persil’iyle Pınar Altuğ çıktı karşıma, dedi “ohhh kapak olsun! Ben üstüne para alıyorum, seninki komple amme hizmeti!”

Bildiğiniz “eziğim” bu hafta!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder