21 Aralık 2013 Cumartesi

Saçlar kulakların arkasına lütfen!

Son zamanlarda, estetik ameliyatlara olan talebin arttığı ile ilgili yazılar okuyorum. Her yazıda ortak ifadeler var; yaz ayları şöyle artarmış, erkekler şu ameliyatlara meyilliymiş, ameliyat yaşı küçülmüşmüş… Kimse sebebini söylemiyor ya da söyleyemiyor. Neyseki araştırmacı ve yorumcu kişiliğimle konuyu birazdan aydınlatıyorum.
Sebebi biometrik vize fotoğrafları…

Zümrüt’te çekilen, üzerimize yıldız tozu serpilmiş, kaymak ciltli, rotüşlü görüntümüzle vedalaşıp, yüzün olabilecek en kötü açısıyla çekilen "olağan şüpheli" kıvamındaki vesikalıklarımızla yüzleştiğimizden beri, ben de estetik ameliyat listesi hazırladım.  Gözaltı torbaları, mimik çizgisine dolgu, üst dudak da çok mu ince ne? Sonra kulaklar… Belki, en önce kulaklar (kulaklarımla olan kavgam küçük yaştan başlar)…

Bütün biometrik vesikalık çekenler sanki anlaşmışlar gibi aynı tavır içindeler;

Saçları kulakların arkasına atar mısınız?” (O da bir şey mi? Arkaya fotoğraf makineni bile atarım! )
 “Yok, yok olmadı saçınızı toplasak.”  (Pardooon! Vize fotoğrafı mı çektirmeye mi, yoksa beceriksiz bir kuaföre saç yaptırmaya mı geldik? )
Burada (herkesin kullandığı az bitli) bir tokamız olucaktı buyurun, toplayın saçınızı
"Hah şöyle…" (Kulaklara özgürlük!)

Bir de, her 6 ayda bir yeni foto. Pis kulak fetişistleri! İllaki son halini görücez diyor. Ayak duyduyduk da, kulak da neymiş? Tabi, tabi bir baksınlar bakalım; büyümüş serpilmiş mi?
Hayır, korkuyorum vize isteyen ülkelerden biri çıkıp “hanım hanım senin kulaklar çok büyükmüş maalesef ondan da ayrı vize ücreti istiyoruz” diyecek.

Bu tipsiz vesikalıktan her seferinde en az 4 adet çekiyorlar. Vize müracatında 2 tane lazım, her seferinde geriye 2 kepçe kulak da bana kalıyor.  6 aylık vize süresi bitince fotoğrafın da geçerliliği kalmıyor. Evde  2 şer adetten onlarca kepçe kulak vesikalığım var.  4 adet yerine 2 adet fotoğraf çekseler konu kapanacak. Ne ben elde kalan fotolara bakıp sinirleneceğim, ne de oturup bu yazıyı yazacağım.

Yakın bir zamanda ‘dünden bugüne kulaklara bakış’ sergisi açacak kadar elimde fotoğrafım olacak. Bienale mi katılsam? Oradaki çalışmaların daha kalburüstü bir havası oluyor! Neler olup bittiğini anlamasa da insan, vardır bir bildikleri yapanların  diye eleştiremiyor. Benim kulak sergisi de çıkar aradan. Hatta sergiden çıkıp eve giden bulur eski biometrik fotoğrafını “Lan nie benim aklıma gelmedi der” hayıflanır.

Ya da Istanbul Modern’de bir sergi olabilir; modern art! Kendim geleneksel, ama kulaklarım modern! Farklı yönlerim, çelişkilerim, tip tip hallerim var, ne olduğu belli olmayan her türlü sergide giderim var.

Vakti zamanında yolunu yapmışlar; “sanat için sanat”  ya da “toplum için sanat”. Toplum için sanat marketlerin halk günü gibi bir şey, konuşmaya değmez… Ulaşılabilir, herkesin sahip olabileceği bir şey. Kimseye sınıf atlatmaz. Sanat için sanatsa  başka… Modern,  gizemli, yorumlanamaz  sahibine statü sağlayan bir şey...

Yorumlanamaz diyorum ya boşuna değil! Bakın sanat eleştirmenlerinin bile anlayamadığı şeyler var. 4 yaşında çocukların yaptığı resimlerle, usta sanatçıların modern resimlerini ayırt edememişler.  Aşağıdaki linke bir ara tıklayın, kendinizi deneyin keyifli bir şey.


Uzun lafın kısası ünlü bir küratör bulursam kulaklarımın her türlü sanatsal gideri var. Hem belki meşhur olduktan sonra, kulaklarımla öpüşür barışırım böylece kulak estetiği konusu da tarihe karışır.