5 Kasım 2012 Pazartesi

İçelim güzelleşelim

Bakın ne buldum; http://www.youtube.com/watch?v=Iw46FR3R8EE Pınar süt reklamına cover yapılmış. Arkada dans edenin hastasıyım :) İzleyin neşelenin, için güzelleşin!

4 Kasım 2012 Pazar

Kıldan tüyden şeyler


Güdük
Kuaför kültürü veya terbiyesi anadan kıza geçen bir şey olmalı! Ama bende olamadı. Liseden sonra (16 yaşımda) İstanbul’a geldiğim ve aslında kuaför ihtiyaçlarımın daha belirgin hale geldiği yıllarda fakat tam hazır değilken kendi kanatlarımla uçmak zorunda kaldım. Annemin süpervizörlüğünde kuaföre gittiğim dönem, sadece ortaokul lise yıllarımdı. Ve o zaman saçlarım ya örülür ya da toplanırdı. Kuaföre sadece 3-4 ayda bir kırıklarını aldırmaya gitmek yetiyordu! Uzun lafın kısası kuaför terbiyesi konusunda güdük kaldım.

Sorgu tanığı
Kapısından tedirgin girdiğim her kuaförde, bu tedirginlik yapılana da yansıyordu. Sorgu tanığı gibi oturduğum koltukta kem küm edip beklentimi adam gibi anlatamadım ki hep mutsuz ayrıldım. Kaç davet, nikah, düğün vb. toplantı öncesi yaptırdığım saçlarımı beğenmeyip bir koşu eve gidip yıkayıp kendi dalgasıyla kurutup öyle gittim. Kötü ya da gereğinden fazla kısa kesilmiş saçın telafisi içinse haftalarca beklersin.

Ya içindesindir çemberin ya da dışında...
Bu kuaför kültürü ve sosyal çevresi bir matriks; ya içindesindir ya da dışında... Nasıl mı? Bir kere kuaförlerde mutlaka kemik bir müşteri kadrosu var. Haftada minimum 3-4 gün oradalar. Bir gün önce yapılan fön biraz bozulduysa rötuş attırılır, son saç rengini beğenilmez düzelttirmeye gelinir, düzenli fön çektirilir, maniküre, pediküre, kaşa, ağdaya gelirler... Eee şehir kadınlarıyız, bakım şart! Adeta pasoları var; gir-çık, gir-çık E ne oluyor tabi enseye tokat, ... parmak kıvamı! Allah muhabbetinizi arttırsın. İşte eğer  profil buysa çemberin içindesindir yoksa yok!

Kuaför çırağı
“Saçlarınıza bir ton açık gölge atalım ifadeniz yumuşar.” Önceleri gergin ve suratsız halime istinaden özellikle  ve sadece bana bu öneriyi getirdiklerini düşünürdüm. Ama öyle değilmiş! İlerleyen yıllarda şahit oldukça anladım ki kadın erkek ayrımı yapmayan menem bir klasikmiş bu... Düşmem bu tuzağa ben! ama düşenleri biliyorumJ  Bir gün simsiyah saçlarının önüne gölge attırmış- kuaför çırağı kıvamında- Ramo ofise geldi. Çevresindeki “çok yakıştı” diyen yalancılara rağmen verdiğim mücadele ile 1 hafta sonra saçlarını kendi rengine boyattırdım. Bugün hala konusu açılsa utanmadan “o kadar da kötü değildi be Çido der!”  J

Dönerci ustası
Bir gün Öz eleştiri yaptım ve dedim ki; “acaba ben hep mahalledeki orta ayar kuaförlere gittiğim için mi bir türlü memnun olamıyorum” deyip şeytanın bacağını kırmaya, Etiler’in sosyetik bir kuaförüne gittim. Sıramı beklerken, hemen önümdeki koltuğa asortik bir teyze oturdu (teyze diyorum çünkü o zamanlar 20’lerimin başındayım). Koltuğa kurulup saçını yaptıracağı gençten bir çocukla sohbeti koyulaştırmaya başladı. Bir iki hoşbeşten sonra teyze “eee buradan önce neredeydiniz?” diye sordu. Çocuk da “bundan önce dönerci ustasıydım” diye cevapladı!!! Vay anasını sayın seyirciler; şaka mı yapıyordu yoksa safça doğruyu mu söyledi bilmiyorum. Saçlarımı kestirmeye gitmiş olan bendeniz de ne olur ne olmaz diye sadece fön çektirip çıktım.

Bıyıklar çıkınca...
Yaaa! bir de bayıldığım bir soru var ; “hoşgeldiniz, kaş bıyık var mı?”
Kaşım var Allah’a şükür  ama bıyık yok. Olsaydı kuaföre değil berbere giderdik di mi? Ama buradan sözüm olsun, yaşlanınca ister istemez bıyık çıkıyor ya o zaman gelip sizde aldıracağım.

Ölmüş onlar!
Hafızamda yer etmiş kısa bir anıyı da anlatıp gidiyorum. İlkokuldayım, bir gün annemle kuaföre gittik. Kenarda oturdum bekliyorum. Saçları  boya kimyasallarından perişan hale gelmiş orta yaşlı sarışın bir hanım gelip  önümdeki kuaför koltuğuna oturdu ve “şöyle asi bir model istiyorum” dedi. Birden ayağa kalkıp “teyze korkmayın, asilik edemezler onlar ölmüş” deyiverdim.

Peki ya şimdi?
Artık eski gerginliğimin kalmadığını söyleyeyim.  Oturduğum semtte gittiğim bir yer var. Temiz düzgün... Her şeyden önemlisi, ne istediğimi dinleyip anlamaya ve uygulamaya çalışan Bayram, ne gölge atalım diye tutturuyor ne de başka gereksiz öneriyle beni yoruyor.