4 Mart 2011 Cuma

Benden ne zaman kahraman olacak?

“Zümrüdü Anka” masalının kahramanı, ülkeyi devden kurtaran şehzadelerin en küçüğü… “Dans Eden 12 Prenses” masalında bahçıvanla birlikte parçalanan ipek ayakkabıların sırrının çözümüne yardım eden ve yıllarca süren büyüyü bozan 12 kız kardeşten en küçüğü… “3 Küçük Domuz” masalında kötü kalpli kurda karşı koyabilecek evi inşa eden ve kardeşlerini de kurtaran yine en küçük domuz… ve böyle devam eder gider.

Yıllarca okuduğum ya da bana okunan masallarla özdeşim kurup durdum. 3 kardeşin en küçüğüyüm . Küçüğüyüm dediğime de aldanmayın, neredeyse yolun yarısındayım ve henüz kahramanlık anlamında dişe dokunur bir varlık gösteremedim. Bugün o masalları yeniden yazsam her birinde kahramanı büyük, ortanca ve küçük kardeş olarak dönüşümlü kullanır ve herhangi bir boy kardeşte ileriki yaşlarda oluşabilecek kahramanlık merakını eşit olarak dağıtırdım.

Biraz büyüyüp kahraman olabileceğime inancımın azalmaya başladığı dönemde özel olduğumu düşünmeme devam etmemi sağlayacak bir hikayem vardı… Hikaye biraz Kriptonlu Süperman’den araklanmış gibi gözükse de özünde dünyayı kurtarmak ya da bu dünyada kahramanlık yapmak üzerine kurulmuyor olması sebebiyle farklılık gösteriyordu.

Uzak bir galaksinin prensesi olarak dünyaya gelen ben, gerçek ailem  tarafından memur bir aileye, yetiştirilmek üzere bırakılmıştım. Amaçlanan; benim erdem sahibi bir insan olarak yetiştirilmemdi- ki yetiştirildim-sonra ailem gelecek bana gerçekleri açıklayacak, ben de annem ve babamla vedalaşacak onlara “ benimle gelin bu dünyanın zaten çivisi çıktı”  diyecek ama gerekirse de onları bırakarak kendi gezegenime gidecektim. Birbirimizi özledikçe de sahip olduğumuz teknoloji sayesinde hologramlarımızın görüşebileceğini söyleyecektim.

Şimdiye kadar gelen giden yok! Prenseslik yaşı da geldi, geçiyor… Dedim ya yolun yarısında sayılırım diye! Acaba buradaki yolun yarısı oradaki yolun başı mı? Bir süre de bununla oyalanır mıyım dersiniz?